İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ ARALIK 2023

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 23 12
  • Marka : SÜEDA

  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    7,00 TL + KDV
  • Adet :
  • Çevirmen
  • Yayın Tarihi
  • ISBN
  • Baskı Sayısı
  • Dil
  • Sayfa Sayısı
  • Cilt Tipi
  • Kağıt Tipi
  • Boyut
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

AYAĞA KALKMALIYIZ AMA NASIL?

İsa Aleyhisselam demiş ki “İkinci kez doğmayanlar, gerçek iman etmiş olmazlar!” İlk duyduğumda anlayamamıştım. Garip gelmişti. Sonra Rabbimizin Nisa Suresi 136. ayette bizi şöyle ikaz ettiğini gördüm. “Ey iman edenler! İman ediniz.”

Tefsirciler tarafından “Maksat dışa karşı inanmış gibi görünen münafıklardır”, “İkinci iman çağrısı, imana devam çağrısıdır”, “İnananlar kâmil manada imana çağırılmaktadır” gibi çeşitli açıklamalar yapılmıştır.

Bu, bende farkındalık kavramını öne çıkaran bir ikaz oldu. Çünkü çoğu zaman ülfet bizi yakalıyor ve alışıyor, unutuyor, gaflet ediyoruz. Heyecan, dinamizm, odaklanma, sürdürülebilirlik gibi hallerimizi kaybedebiliyoruz.

Bu ayki dergiye gelen bir yazıda da bunu yaşadım. “Ey Âlem-i İslam Ayağa Kalk!” diyordu. Yıllardır alıştırtıldığımız, kanıksadığımız, öylece kabul etmiş gibi durduğumuz halin, -hiç olmazsa Filistin’de şu son yaşananlar üzerinden- değişmesini, bütün dünyada uyanan vicdanlarla beraber, aynı dini paylaşanlar olarak bizlerin, İslam âleminin de ayağa kalkmasını haykırıyordu.

Peki, ayağa nasıl kalkacağız?

Ayağa kalkmak için ne yapacağız?

Öncelikle dünyadan ve dünyevileşen yanlarımızdan kurtulmalıyız zannederim. Yukarıdaki ayetin baktığı yönlerden birisiyle söylersek, Müslüman olmalıyız. “Ey Müslümanlar Müslüman olun!” sözünü kalp ve baş kulağımızla en derinden işitmeliyiz.

Dünyayı ebedi yurt gibi görmekten, kazandıklarımızın elimizden çıkma korkusundan, tul-i emelden de kurtulmalıyız. Dünya hayatının geçici ve bir imtihan meydanı olduğunu bilerek Cahit Zarifoğlu’nun ifadeleriyle “Filistin bir sınav kâğıdı her müminin önünde” cümlesini kendi üzerimize alarak olanlara ve tavrımıza tekrar bakmalıyız…

Boykot etmeliyiz evet, ama daha çok en iyisini ve yerlisini üretmenin de derdine düşmeliyiz. Zaten yapanlar var demeden, her birimiz zambak mı, papatya mı, gül mü vadisine gireriz bilemem, fakat çapası toprakta, aklı projesinde, eli amelinde ve işinde olmalıyız. Necip Fazıl’ın dediği gibi artık çelik çomak oynamaktan yorulmalıyız, büyümeliyiz, olmalıyız…

Mevlana’nın yedi öğüdündeki gibi; cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi, şefkat ve merhamette güneş gibi, başkalarının kusurunu örtmede gece gibi, hiddet ve asabiyette ölü gibi, tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi, hoşgörülükte deniz gibi, hasılı ya olduğumuz gibi görünmeli ya göründüğümüz gibi olmalıyız. Kendimiz olmalıyız.

Ve Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi, himmetimiz âli, ona göre de gayretimiz çok olmalı. Ta ki her birimiz tek başımıza milletimiz olabilelim. Ve bilelim ki bizler, imanın ve İslam’ın güzelliklerini söz, fiil ve davranışlarımızda gösterirsek eski satvet ve haşmet dönemleri nasipten hariç değildir.

Yeter ki ne olduğumuzun farkında olalım.

* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00