RAMAZAN AYI VE AHLAK
Ramazan ayı harika bir farkındalık dönemidir. Unuttuklarımızı hatırlama, ifrat ve tefrit ettiklerimizde orta yolu bulma eğitimidir.
İnsanın en yakınında ve asıl görevinin olduğu iki daire vardır. Bunlardan birisi kalp, diğeri ise midedir. Bedendeki bu iki organ işini yapamaz olur, istiap haddinin dışında iş yapmaya zorlanırsa bedene zarar verdiği gibi, mesken olduğu ruhun hayatına da zarar verecektir. Bedene ait aşırılıklar veya geri kalan işler, ruha ait konularda da ifrat ve tefriti netice verecek, insan normalin dışına çıkarak ahlaken çözülecektir. (Ahlak: Hulk yani yaratılış yani fıtri olana göre hareket etme kaide ve kuralların bütünüdür.) İnsan, Kur’an ve Sünnetin ortaya koyduğu sınırların dışına çıktığı an, fıtriliği ve hilkate bağlı olarak ahlakı bozulacaktır.
Mesela insan için en önemli bilinç hali, yaratılış itibariyle aciz ve fakir olduğunu bilmektir. Buna mukabil aczini ve fakrını Rabbine itiraf etmesi ve bütün beklentisini Allah’a yönlendirmesi ve hayatını, çalışmasını, fikrini, zikrini buna göre ayarlamasıdır.
Değilse insan kendini hür ve müstakil bilecek, firavun ve nemrut gibi cabbar ve zalim, karun gibi zenginliğini kendisinin elde ettiği zehabına kapılacaktır. Bu da her şeyi kendi benliğine bina etmekle onu daha zalim yapacak, dahası kulluktan uzak kılacaktır.
Ayrıca midenin çalışmasını yavaşlatmasıyla nefsani ve aşırılığa mail olan şeyler de yavaşlayacak, bedene mukabil ruha ait hasseler öne çıkacaktır. Nefsani olanlar ahlak-ı seyyieye bakarken, terbiye görmüş ruhi hasseler ise ahlak-ı hasene ve hamideyi netice verecektir.
Zira “Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.”
Bunun farkında/şuurunda olarak anlaşılabildiği en önemli/verimli zaman ise Ramazan ayı ve bunu sağlayan oruçtaki açlıktır. İnsan açlık vasıtasıyla midenin ihtiyacını düşünür. Buradan vücudun ne kadar zayıf ve merhamete muhtaç olduğunu fark eder. Ramazan’da emr-i ilahi ile iftar ve imsak ettiği gibi, hayatında da Allah’ın emir ve yasaklarıyla hareket etmesi gerektiği şuuruna ulaşır.
Kendi zayıflığını ve fakirliğini gören insan, diğer insanları ve canlıları fark eder. Onlara, kendi beklediği merhamet haliyle muamele yapmayı öğrenir. Tokluk ve varlık halinde acz ve fakrını fark edemeyebileceğinden dolayı ahlakın kötü tarafları gözükebilir üzerinde: hırs, benlik, merhametsizlik, paylaşmama, israf vb.
Bundan dolayı Rabbimiz “Oruç tutmak üzerinize farz kılındı; ta ki (günahlardan) sakınasınız.” buyurmuş, Efendimiz (sav) de “Oruç kalkandır.” demiştir; ta ki bizi günahlara ve kötü ahlaka karşı korusun.
Hem Ramazan ayı içerisindeki Kadir Gecesi için rivayet edilen, “Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.” hadis-i şerifindeki şart, Ramazan ayı için de değerlendirilebilir.
Ramazan Ayı, güzel ahlakın hayatımıza kazandırılması için önemli bir zaman dilimidir. Allah değerlendirebilmeyi nasip eylesin.
Ramazan-ı Şerifin bereketi üzerinize olsun.