İNSAN NEDİR?
“İnsan nedir?” sorusunu sordunuz mu kendinize hiç? Cevaplarınızı görmek isterdim. Zira derinlikli cevap verme konusunda zorlanıyoruz çoğu kere. Günümüzde yaptığımız en kolay şey internette arama çubuğuna “İnsan nedir?” yazıp ara butonuna basmak oluyor. Çıkan sonuçlara göre de bir fikir edindiğimizi düşünüyoruz.
Böyle bir aramada karşımıza ilk çıkanlardan birisi “İnsan Nedir?” başlığındaki Mark Twain imzalı kitap. “İnsan makine midir?” sorusu üzerinden genç ve ihtiyar bir adamın müzakeresini dinliyorsunuz kitapta.
Hayatımıza robot kelimesi girdiğinden beri insanı benzete geldik ona. Halbuki robot insana benzetilerek yapılmaya başlanmıştı. Görünen o ki hayatımıza giren yeni şeylerle birlikte insan kavramı ve buna bağlı olarak da insan ve insanlık savrulup gidecek gibi duruyor, Allah muhafaza.
Zaman içerisinde farklı kişiler insan hakkında -gördükleri, kendilerince anladıkları üzerinden- farklı ifadeler kullanmışlar. “İnsan, çıkarını düşünen hayvandır” diyen de olmuş, “İnsan, mücadeleci bir hayvandır” diyen de… “İnsan, düpedüz hayvandır” diyen de…
İslam alimlerinin ise Kur’an ve Sünnetten istifadeyle farklı değerlendirmeleri olmuş zaman içinde. Ben buraya son asrın allamelerinden Bediüzzaman Hazretlerinin Asa-yı Musa Mecmuası Yedinci Meselede yazıkları üzerinden insana bakmak istiyorum:
İnsan;
Şu kâinat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesi
Hakikat-i Muhammediye (asm) cihetiyle çekirdek-i aslîsi
Kâinat Kur’an’ının ayet-i kübrâsı ve ism-i azamı taşıyan Âyetü’l-Kürsî’si;
Kâinat sarayının en mükerrem misafiri; ve o saraydaki sair sekenelerde tasarrufa mezun en fa‘âl memuru
Kâinat şehrinin zemin mahallesinin bahçesinde ve tarlasında, varidat ve sarfiyatına ve zer‘ ve ekilmesine nezarete memur ve yüzer fenlerle ve binler sanatlarla teçhiz edilmiş en gürültülü ve mesuliyetli nâzırı
Kâinat ülkesinin arz memleketinde, Padişah-ı Ezel ve Ebed’in gayet dikkati altında bir müfettişi ve bir nevi halifesi
Cüz’î ve küllî harekâtı kaydedilen bir mutasarrıfı
Semâvât ve arz ve dağların kaldırmasından çekindikleri emanet-i kübrâyı omuzuna alan ve önüne iki acîb yol açılan, yolun birinde zihayatın en bedbahtı ve diğerinde en bahtiyarı ve çok geniş bir ubûdiyetle mükellef bir abd-i küllîsi
Kâinat Sultanının İsm-i A‘zam’ına mazhar ve bütün esmasına en câmi‘ bir aynası ve hitâbât-ı Sübhâniyesine ve konuşmalarına en anlayışlı bir muhâtab-ı hâssı…
Doğru soru ve salim cevap insanın selameti için en önemli meseledir. Öncelikli sormamız gereken de afaki meseleler değil, kendimiz ve bize ait olanlardır. Haydi, soralım ve anlamaya çalışalım.
Dergi sizi bekler…