AHLAK KRİZİ VE ÇÖZÜM YOLLARI
İnsanlık, var olduğu günden bu yana dini ve ahlaki değerler etrafında şekillendi. İnsanın şerefini yücelten, toplumu bir arada tutan ve adaleti tesis eden bu değerler, insan kaynaklı olarak, modern çağın hızına ayak uyduramaz hale geldi. Teknoloji çağının getirdiği kolaylıklar, aynı zamanda ahlaki boşluklar da doğurdu. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı, ancak bilgelik kayboldu. Dahası, teknoloji insanı birebir yakalayıp günahı cazip hale getirdi; ekranların arkasında sahte kimlikler, kolay erişilebilen kötülükler ve vicdanı körelten bir sanal gerçeklik inşa edildi. İnsanlar, benliklerini maddi kazanımlara, tüketim kültürüne ve sahte başarı tanımlarına feda ederken, hakikat ve adalet pusulasını kaybetti.
İşte tam da bu noktada, dünyayı ve ülkemizi sar/s/an ahlak kriziyle yüzleşmek zorundayız.
Bugün yaşanan ahlaki çöküşün ardında, şahsi ve toplumsal pek çok sebep var. Kendi menfaatini merkeze alan benmerkezcilik, paylaşmayı ve dayanışmayı ikinci plana itti. Medyanın ve popüler kültürün sunduğu sığ ve sahte değerler, hakiki olanı unutturdu. Kapitalizmin doymak bilmeyen iştahı, insanları tüketmeye, daha fazlasını istemeye, fakat hiçbir şeyden tatmin olmamaya yöneltti.
Ve maalesef, kapitalizm ve tüketim kültürünün etkisiyle, insanlar giderek maneviyatlarından uzaklaşıyor. Başarı, yalnızca maddi kazançla ölçülüyor; insan ilişkileri hatta evlilikler bile birer ticari anlaşma haline geliyor. Oysa gerçek kazanç, insanın vicdanını kaybetmeden yaşayabilmesidir. İşte tam da bu sebeple, ahlaki değerlerin unutulmasına asla izin verilmemelidir.
Peki, çözüm?
Ahlaki yozlaşma, ancak fertlerin vicdanlarını ve toplumsal bilinci yeniden inşa etmeleriyle aşılabilir. İslam, ahlakı imanın bir tezahürü olarak ele alır. Hz. Peygamber (sav), “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyerek, ahlakın dinin en temel unsuru olduğunu vurgulamıştır. Kur’an ve Sünnet-i Seniyye, insanlara her daim adalet, dürüstlük, merhamet ve sorumluluk gibi vazgeçilmez düsturları hatırlatır.
Ahlakı yeniden inşa etmek için eğitim sisteminden aile yapısına, medya araçlarından toplumu şuurlandırma çalışmalarına kadar her alanda ciddi adımlar atmak gerekmektedir. Değerler eğitimi, ezberletilen kuru bilgilerden ibaret olmamalı, insanın karakterini şekillendiren bir rehber haline gelmelidir. Aile, ahlaki eğitimin ilk durağıdır. Çocuklar, doğruluğu, adaleti ve vicdanı önce evlerinde öğrenmelidir. Bunun için de öncelikle ebeveynlerin ahlakı sağlam olmalıdır. Medya ve sosyal platformlarda popüler kültürün dayattığı yozlaşmayı değil, erdemi, sorumluluğu ve hakikati öne çıkaracak çalışmalar yapılmalıdır.
Unutmayalım ki bir toplumun gerçek yükselişi, ekonomik ya da teknolojik gelişmişliğiyle değil, ahlaki değerlerini ne derece yaşattığıyla ölçülür. Ahlak, insan ruhunun özü, toplumların temel harcıdır. Eğer bu harcı sağlam tutabilirsek, insanlık adaletin, huzurun ve hakikatin yeniden hüküm süreceği bir geleceğe yürüyebilir.
Yoksa yok oluş kaçınılmazdır!