İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ ŞUBAT 2025

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 25 02
  • Marka : SÜEDA

  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    24,00 TL + KDV
  • Adet :
  • Çevirmen
  • Yayın Tarihi
  • ISBN
  • Baskı Sayısı
  • Dil
  • Sayfa Sayısı
  • Cilt Tipi
  • Kağıt Tipi
  • Boyut
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

SAVAŞ DEĞİL, BARIŞI KALICI KILMA ÇABASI BİZİMKİSİ

Dünya düzeni her zaman kararlı bir irade ve dengenin ürünü olmuştur. Tarih boyunca Türk-İslam medeniyeti hem kendi değerlerini koruma hem de dünyaya adaleti tesis etme çabasında önemli bir rol üstlenmiştir. “Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salah” düsturu, yalnızca bir savaş çağrısı değil, aynı zamanda barışı kalıcı kılma yolunda güçlü bir iradenin ifadesidir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'deki “Ey peygamber! Kâfirlerle ve münâfıklarla cihâd et ve onlara sert davran!” (Tevbe, 73) ayeti, bu kararlılığı destekler niteliktedir.

Türk-İslam medeniyetinde savunma ve barış anlayışı, yalnızca fiziki bir güvenlik meselesi olarak değil, aynı zamanda manevi bir denge unsuru olarak değerlendirilmiştir. Barış, güçlü bir savunma anlayışıyla teminat altına alınır. İslam medeniyetinin özünde, saldırganlık yerine, adaletin tesis edilmesi ve toplumların huzur içinde yaşaması için gerekli tedbirlerin alınması yatmaktadır.

Bu konuda diplomasi de barışı korumanın en etkili yollarından biri olmuştur. Ancak, etkili bir diplomasi için de caydırıcı güç şarttır. Diplomasiyle sağlanan her başarı, sağlam bir savunma gücüyle desteklendiğinde kalıcı hale gelir. Bu sebeple, Türk-İslam tarihinde kalem ve kılıç, devlet yönetiminin iki temel direği olarak kabul edilmiştir. Barış zamanında savunma gücünün zayıflaması, gelecekteki tehlikelere açık kapı bırakır. Bu anlayış çerçevesinde eğitimden sanata, teknolojiden sanayiye kadar her alanda bir milletin savunma kapasitesini diri tutması esastır.

Günümüzde barış ve savaş dengesi, uluslararası ilişkilerin en hassas unsurlarından biridir. Teknolojik gelişmeler, savaşın yıkıcılığını artırırken, barışı korumanın daha karmaşık bir çaba haline gelmesine yol açmıştır. Bu bağlamda, güçlü savunma politikaları ve etkin diplomasi, milletlerin bağımsızlıklarını sürdürebilmelerinin temel şartıdır.

Tarihte olduğu gibi bugün de bir devlet hem kalem hem de kılıçla ayakta kalabilir. Kalem, bilginin ve diplomasinin gücünü temsil ederken, kılıç ise savunma ve caydırıcılığın sembolüdür. Bu iki unsur arasındaki denge, güçlü ve sürdürülebilir bir devlet yapısının temelini oluşturur.

Savunmanın asıl gücü ise eğitimle inşa edilir. Eğitimli fertler hem fiziki hem de zihni anlamda milletin en büyük gücüdür. Barışın korunması, eğitimin yaygınlaştırılması ve şahısların bilinçlendirilmesiyle mümkün olur. Nitekim İslam medeniyeti, ilmi ve eğitimi her zaman bir öncelik olarak görmüştür. Zira cihad, yalnızca savaş meydanında mücadele etmek anlamına gelmez. İslam’da cihad, kişinin nefsine karşı verdiği mücadeleden, topluma tebliğe yönelik gayretine kadar geniş bir alanı ihata eder.

İslam hukukunda savaş, son çare olarak görülür. Savaşın kuralları ve sınırları net bir şekilde belirlenmiş, masumların zarar görmesi engellenmiştir. Savunma stratejileri, yalnızca düşmana karşı bir hazırlık değil, aynı zamanda toplumun huzurunu ve barışını koruma çabasıdır.

Hasılı, “Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salah” cümlesi, Türk-İslam medeniyetinin barış ve savunma politikasını özetleyen bir ifadedir. Bu anlayış, bugün de milletlerin bağımsızlıklarını korumaları ve barışı sürdürebilmeleri için bir rehber olma niteliğindedir. Güçlü bir savunma, etkin diplomasi ve adalet ilkesiyle ancak dünya düzeni içinde kalıcı barış sağlanabilir.

 

* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00